Ali Mahir Başarır’dan Yeni Adli Yıl Mesajı: “Milletvekili Can Atalay’ın Anayasa Mahkemesi İçtihatları Yok Sayılarak Tutuklandığı Bir Ülkede…
CHP Kümelenme Başkan Yardımcısı Ali Uzman Başarır, yeni yılın başlaması nedeniyle, “Ülkemizde hukukun bireylere özel işlemesi kabul edilemez. Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tutuklu olduğu bir ülkede hukuktan söz edilemez. Anayasanın ilgili unsurlarını ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarını göz ardı ederek, Ergenekon gibi Türk vatandaşlarının “Gazeteci Barış Pehlivan’ın cezaevinde olduğu, yargıcın kara leke olarak düştüğü bir ülkede hukuktan söz edilemez.” Hukuk tarihinde FETÖ ile birlikte bu ülkenin kahraman askerlerine, milletvekillerine, aydınlarına kumpas kuranlara 10 yıl hapis cezası verilmiş ve özgürce dolaşılmıştır” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, yeni adli yılın açılışında yaptığı açıklamada, “Yolsuzlukların soruşturulmadığı ama iktidara yönelik eleştirilerin soruşturulduğu bir ülkede yolsuzluktan söz edilemez” Hukuk ya da adalet. Hukuk ya da adaletten bahsetmek mümkün değil. “16 yaşındaki bir çocuğun posterine bıyık koyduğu için tutuklandığı bir ülkede adaletten ve hukuktan söz edilemez” dedi.
Hukukun üstünlüğü ilkesine dikkat çeken ve yargının bağımsız olması gerektiğini belirten Başarır, “Ülkemizde adalet ve hukuktan söz edebilmek için adil yargılanma gibi evrensel hukuk unsurlarının yeniden tesis edilmesi gerekiyor. İfade ve düşünce hürriyeti ile hukuk devleti.Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘En büyük eserim ‘Cumhuriyetimizi yaşatmak en temel görevimizdir’ dedi.” Üstlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü ilkesini canlı tutun.”
Başarır şöyle açıklıyor:
“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ÜLKEYİ YÖNETEN SİYASİ İKTİDARIN TAHKİMSEL TAVSİYELERİNİ ENGELLEYİYOR, ŞEFFAF BİR YÖNETİM ANLAYIŞI SAĞLIYOR”
Çağdaş demokrasinin vazgeçilmez unsuru hukukun üstünlüğüdür. Devlet anlayışının hukuk çerçevesinde kalması ve değeri ne olursa olsun hukuka bağlı kalması toplumsal düzenin sağlanması açısından oldukça önemlidir. Hukukun üstünlüğü, yasama ve yürütmenin bağımsız yargı tarafından denetlenmesiyle birlikte temel hak ve özgürlüklerin güvencesini oluşturur. Hukukun üstünlüğü, ülkeyi yöneten siyasi iktidarın keyfi tutumlarını engeller ve şeffaf bir yönetim anlayışını sağlar. Cumhuriyetimizin en değerli ve temel kurumlarından biri olan bağımsız yargıya yapılacak her türlü müdahale toplumsal düzenin ortadan kalkmasına neden olur.
Bunun en somut göstergesi, hukukun üstünlüğü endeksinde 140 ülke arasında 116’ncı sırada yer almamızdır.
Hukukun üstünlüğü ilkesi insanların hayatında son derece değerli iken, maalesef ülkemizde mevcut siyasi iktidarın yargı bağımsızlığını etkileyen tutumları toplumda telafisi mümkün olmayan derin yaralar açmaktadır. Maalesef yargıya müdahalelerin sıklaştığı ve bunun sonucunda bireylerin hak ve özgürlüklerinin gasp edildiği, keyfi tutuklamaların, uzun tutukluluk sürelerinin yaşandığı süreçlerden geçiyoruz. Hukukun üstünlüğü endeksinde 140 ülke arasında 116. sırada yer almamız bunun en somut göstergesidir. Ne yazık ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2022 vaka verileri analizinde Türkiye, yapılan başvuruların yüzde 26,9’u ile ilk sırada yer alıyor. AİHM’in düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğüne ilişkin kararlarının Türkiye’de çoğunlukla uygulanmadığı belirlendi. Bu durum ülkemizin hukuk alanında ne kadar güvende olduğunu ortaya koyuyor.
HATAY Milletvekili Can ATALAY’IN ANAYASA MAHKEMESİ YARGI YASALARINI HAYAL ETMEDEN CEZAEVİNDE BULUNDUĞU BİR ÜLKEDE HUKUK KONUŞULMAZ
Ülkemizde hukukun bireye özel olarak işlemesi kabul edilemez. Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tutuklu olduğu bir ülkede Anayasa’nın ilgili maddeleri ve Anayasa Mahkemesi içtihatları göz ardı edilerek hukuktan bahsetmek mümkün değildir. Türk hukuk tarihine kara bir leke olarak düşen, FETÖ ile birlikte bu ülkenin kahraman askerlerine, milletvekillerine, aydınlarına kumpas kuran Ergenekon gibi bir hakim 10 yıl hapis cezasına çarptırılıp özgürce dolaşırken, böyle bir yargıç olamaz. Gazeteci Barış Pehlivan’ın hapsedildiği ülkede hukuk konuşuluyor.
16 YAŞINDA BİR ÇOCUĞUN CUMHURBAŞKANI AFİŞTE YANLIŞ OYNADIĞI İÇİN TUTUKLANDIĞI BİR ÜLKEDE ADALET VE HUKUKTAN SÖZ OLMAZ
Amacı yalnızca gerçekleri kamuoyuna aktarmak ve kamuoyunu bilgilendirmek olan Gazeteci Merdan Yanardağ’ın cezaevinde olduğu bir ülkede hukuktan söz edilemez. Mezhep ve cemaatlerde işlenen suçlar için takipsizlik kararları alınırken, öğrencilerin anayasal toplantı, gösteri ve yürüyüş yapma hakları nedeniyle tutuklandığı bir ülkede adaletten söz edilemez. Mahkeme kararlarının evrensel hukuk normlarına göre değil, Saray normlarına göre verildiği bir ülkede hukuktan söz edilemez. Bire bir Cemal Kaşıkçı davasında olduğu gibi, hükümetin beğenmediği kararları veren hakimlerin değiştirildiği bir ülkede hukuktan bahsetmek mümkün değil. Yolsuzluğun araştırılmadığı ama hükümete yönelik eleştirilerin hızla soruşturulduğu bir ülkede hukuktan, adaletten bahsetmek mümkün değil. Teklif verenlerin, tacizcilerin ve tecavüzcülerin serbestçe dolaştığı, ancak 16 yaşındaki bir çocuğun sırf cumhurbaşkanının posterindeki bıyıklı olduğu için tutuklandığı bir ülkede adaletten ve hukuktan söz edilemez.
ATATÜRK’ÜN ‘EN BÜYÜK ESAM’ dediği CUMHURİYETİMİZİ YAŞATMAK EN ESAS GÖREVİMİZDİR.
Ülkemizde adalet ve hukuktan bahsedebilmek için adil yargılanma, ifade ve niyet özgürlüğü, hukukun üstünlüğü gibi evrensel hukuk ilkelerinin yeniden tesis edilmesi gerekmektedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘en büyük eserim’ dediği Cumhuriyetimizi yaşatmak en temel misyonumuzdur. Bu nedenle asıl amacımız üstlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü ilkesini benimsemek ve sürdürmek olmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü için çaba gösteren tüm hakim, savcı ve avukat meslektaşlarıma başarılar diliyor, saygılarımı sunuyorum.”